Keratokonus Tedavisi
Keratokonus Hastalığı nedir?
Gözümüzün en ön tabakasını kornea denilen saydam tabaka oluşturur. Kornea tabakası; cisimleri net olarak görebilmemizi sağlayan, gözün kırma derecesini belirleyen en önemli optik unsurdur. Kornea normalde belirli bir dışbükeyliğe sahiptir. Keratokonus hastalarında ise korneanın dışa doğru olan şişkinlik miktarı giderek artar, yani kornea öne doğru sarkar. Doğuştan kazanılan bir özellik olarak kornea dışbükeyliğindeki artış, keratokonus hastalarında astigmata neden olur. Bu gruptaki hastalarda meydana gelen astigmat, kornea yüzeyinin üst ve alt kadranında simetrik olmadığı, kontakt lens ya da gözlükle tam düzeltilemediği için görme kalitesini ileri derecede etkileyebilir ve hayat kalitesini düşürebilir.
Yakınmalar arasında ışığa duyarlılığın artması, çift görme, kamaşma, ışıkların çevresinde halkalar görme, özellikle araba kullanırken hayalet görüntülerin ortaya çıkması, yanma, batma ve kızarıklık olarak sıralanabilir.
Keratokonus ilerleyici bir hastalık olduğundan bu yakınmalar giderek artma eğilimindedir. İleri yaşlara gelindiğinde ise kornea merkezinde kalıcı beyaz bir leke meydana gelir ki; bu dönemde artık keratoplasti (kornea nakli) kaçınılmazdır. Erken dönemde olan hafif seyreden hastalarda ise düzensiz astigmat hayatı oldukça olumsuz etkiler. Bu tip astigmat tedavisini gözlükle düzeltmek mümkün değildir. Bu yüzden keratokonus hastaları kendilerine defalarca reçete edilen gözlüklerinden memnun değildir ya da defalarca kontakt lens denemeleri başarısız olabilir.
Keratokonus hastalarına PRK, LASEK ya da LASIK gibi refraktif LASER cerrahi işlemlerinin uygulanması, tıbbi bir hata olur. Zaten zayıflamış olan kornea tabakası bu cerrahi işlemler ile daha da zayıflatılmış olur, hastalık daha da hızlı olarak ilerler. Bu da görmenin hızlı bir şekilde düşmesine sebep olur.
Keratokonus tedavi yöntemleri
1- Crosslink
Crosslinking tedavisi Intacs tedavisi öncesi veya sonrası, kornea nakli sonrasında uygulanabilmektedir. Bu tedavi ayrı bir cerrahi işlem olarak düşünülmemelidir. Çünkü göz içine girilmemektedir, göze dokunulmadan sadece ışın gönderilerek uygulanmaktadır.
Yeterli derecede kornea kalınlığı olması bu tedavi için zorunlu kriterlerden birisidir. Göze işlem öncesi damlatılan riboflavin isimli damla, göz içine girerek gözün zarar görmesine engel olmaktadır
2- Intacs (Korneal halka) yöntemi
INTACS yani korneal halkalar keratokonus hastaları için son dönemde geliştirilen tedavi yöntemlerinden birisidir. 2 adet saydam olarak izlenen yarım daire şeklindeki küçük parçalar kornea içine yerleştirilir. Bu minik halkalar göze İntralase yani laser yöntemi ile tünel açılarak yerleştirildiğinde hem çok kısa sürede tamamlanır, hem de işlem sırasında herhangi bir komplikasyon söz konusu değildir. Bu halkalar dışarıdan bakıldığında fark edilmez ve en önemlisi kontakt lens gibi hissedilmesi söz konusu değildir. İstenildiği zaman kolayca çıkarılabilen halkalar, görme merkezine yerleştirilmediğinden görmeyi etkileyecek herhangi bir kalıcı iz bırakmaz. Değişik kalınlıkta tipleri olan halkalar, keratokonus hastalığının derecesine göre tercih edilerek yerleştirilir. Korneaya halka yerleştirilmesinde hedeflenen, korneanın merkezi bölümünün normal anatomik pozisyona döndürülmesidir. Bu tedavi ile keratokonus hastalarında, gözlüksüz olan görme miktarı artacaktır. Gözlük numarası düşecektir.
Intacs nasıl uygulanır?
Keratokonus hastalarının %20’si kornea nakline gitmektedir. Kornea nakli, korneanın merkezdeki 7-9 mm’lik bölümünün yer değiştirilmesi ameliyatıdır. Kornea nakli ameliyatı geç dönemde gelen keratokonus hastaları için kaçınılmaz bir sondur ve bu ameliyattaki başarı %95 olarak bildirilse de nadir de olsa ciddi komplikasyonlar içermektedir. INTACS uygulaması ile karşılaştırıldığında, INTACS uygulaması keratoplasti operasyonu yanında oldukça güvenli, risksiz bir yöntemdir.
INTACS 2 aşamada gerçekleşir
• Intralase (LASER) ile tünel (15 sn.)
• Halkaların yerleştirilmesi (max: 5 dk.)
• Postoperatif dönemde günlük hayattan herhangi bir kısıtlama önerilmemektedir. Sadece birkaç hafta damla kullanımı ile takip edilmektedir.
3- Keratoplasti (Kornea nakli) yöntemi
Kornea nakli, şeffaflığını yitirmiş ya da şekli bozulmuş kornea dokusunun çıkarılarak yerine ölüden alınan sağlıklı kornea dokusunun yerleştirilmesi ameliyatıdır
Göz nakli halk arasında yerleşmiş yanlış bir ifade olarak kornea nakli yerine kullanılmaktadır. Bugünkü tıbbın imkanları içinde gözde nakli yapılan kornea tabakasıdır. Göz küresinin nakli söz konusu değildir.
Kornea nakli neden yapılır?
Normalde şeffaf ve damarsız olan kornea dokusu, değişik sebeplerle, yara dokusunun oluşmasıyla ya da ödem (şişme) nedeniyle bulanıklaşabilir. Korneanın bulanıklaşması, gelen ışığın düzgün kırılamamasına ve görmenin azalmasına neden olur. Bazı durumlarda bulanık kornea ile beraber şiddetli ağrı da olabilir. Kornea nakli görmeyi düzeltmek, ağrıyı azaltmak ya da göz bütünlüğünü korumak için yapılabilir.
Hangi durumlarda kornea nakli gerekebilir?
- Göz cerrahisi sonrası korneanın şeffaf kalmasını sağlayan hücreler hasar görürse ve kornea bulanıklaşırsa
- Korneanın kubbe şekli bozulursa, örneğin konikleşirse (keratokonus)
- Kalıtsal geçiş gösteren bazı kornea hastalıklarında
- Enfeksiyon nedeni ile korneada yara dokusu ve yeni damarlanma olursa (örneğin, Herpes -uçuk virüsü- keratiti sonrası)
- Kazalar nedeniyle kornea bulanıklaşırsa veya bütünlüğü ağır derecede bozulursa
- Kornea nakli sonrası vücut dokuyu reddederse
Nakil yapılacak kornea dokusu nasıl ve nereden temin edilir? Göz bankası nedir?
Ülkemizde Ankara ve İstanbul’da çalışan göz bankaları vardır. Ayrıca pek çok hastane, bir bankaya bağlı olmadan, kendi bünyesinde kornea temin edebilmektedir. Göz bankaları kornea dokusunu ölüden almak, uygun besleyici ortamlarda saklamak, alınan dokunun nakile uygun olup olmadığını belirlemek ve doku nakli yapılacak merkezlere ulaştırmak ile yükümlüdür.
Kornea, çeşitli nedenlerle ölen ancak korneası sağlıklı yapıda olan kişilerden alınır. Korneaların kullanılabilmesi için kişinin ölüm nedeninin bilinmesi gerekir. Nakil yapılacak kişiye herhangi bir hastalık geçmemesi için vericinin kanında AIDS, bulaşıcı hepatit ve frengi gibi hastalıklara yol açan mikroorganizmaların varlığı araştırılır. Kornea damarsız bir doku olduğu için kan grubu uyumu gerekli değildir.
İdeal olarak ölümden sonraki ilk 12 saat içinde kornea alınır. Gelişen teknoloji ve uygun doku saklama yöntemleri ile ölüden yalnız kornea dokusu (gözün önündeki şeffaf tabaka, yaklaşık 15 mm çapında, 0.6 mm kalınlığında) alınır ve gözün tümünün alınması gerekmez. Bu nedenle kornea alımı, ölen kişide görünen bir değişikliğine yol açmaz.
Ölüden alınan ve özel besleyici solüsyonlarda saklanan korneaların hücre özellikleri ve nakil için yeterli olup olmadıkları göz bankalarındaki özel mikroskoplarla incelendikten sonra belirlenir. Uygun olanlar, ideal olarak 7 gün içinde bekleyen hastalara nakledilir.
Korneası bulanıklaşan herkes kornea naklinden fayda görür mü?
Kornea naklinden fayda görebilmek için gözün kornea dışındaki yapılarının normal olması gerekir. Gözün görüntüyü algılayan ve beyine gönderen retina tabakasında bir hasar varsa kişi yapılan nakilden fayda görmez. Hastanın en azından ışığı seçer düzeyde bir görmesinin olması, retina dokusunun ve diğer göz içi yapılarının sağlıklı olması gerekir. Hastanın bu ameliyattan yarar görüp göremeyeceği göz doktorunun yapacağı ayrıntılı muayene, göz ultrasonografisi ve gerekirse retinanın durumu hakkında bilgi veren bazı (elektrofizyolojik) testlerle tespit edilir.
Kornea nakli ameliyatı nasıl yapılır?
Kornea nakli ameliyatı çoğunlukla lokal anestezi altında yapılır. Hasta uyutulmaz, yalnız gözü ve çevresi uyuşturulur. Çocuklarda, lokal anestezi ile duramayacak hastalarda veya cerrah tercihi ile genel anestezi altında yapılabilir.
Mikroskop altında, yuvarlak özel bir bıçak ile, hastanın bulanık korneasının merkezinden 7,5-8 mm çapında bir pencere çıkarılır ve ölüden alınan şeffaf kornea dokusu uygun boyutta kesilerek bu bölgeye dikilir. Eğer hastanın kataraktı varsa, kornea nakli sırasında kataraktı da alınabilir.